HİLMİ POLAT (ARDAHAN) - 10.11.2012
Saygı değer site takipçileri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Arkadaşlar yaylamızın içme suyu projesi çalışmaları kapsamında, projenin başlangıcından bitişine kadar ve her aşamada Sn. Hacı Hakkı YILMAZ’ la beraber oldum ve yaptığım konuşmalara da yazdığım yazılarda bu projenin tek sebebi Sn. Hacı Hakkı Yılmaz olduğunu altını çizerek defalarca ifade ettim.
Bu projenin sondaj çalışmaları hususunda yüklenici firma ile anlaşma yaptığımızı ve 1 ağustos 2012 tarihinde Sn. H. Hakkı Yılmaz’ın öncülüğünde Almanya derneği yönetimi ve POLAT Aile Birliği’nin ortak çalışması ile anılan projenin sondaj çalışmasının başladığını siz değerli site takipçilerine duyurmuştum.
Bu projenin şov olduğunu söyleyen arkadaşlar olmuştu projeyi üstlenen Sn. H. Hakkı Yılmaz, Almanya derneği yönetimi, POLAT Aile Birliği ve yazıyı yazan ben olduğuma göre şovu biz yapmışız. Bu eleştiriye cevap olsun diye açılış konuşmamda bu şovun Mimari benim bunun şov olmadığını bugün burada sizlerde görüyorsunuz demiştim evet dostlar bu ne husumet bu ne hasımsızlık artık şovun Mimari demiyorum yaptığım hizmeti, emeği ve çalışmayı dikkate alarak ve hazmedemeyenlere nisbet olsun diye şimdi bu projenin Mimariyim diyorum.
Projenin Mimari ben olsam ne olur bir başkası olursa ne olur, sanki burada ben kendimi ispatlamaya çalışıyormuşum gibi lanse ediliyor.
Değerli arkadaşlar ben bunu devletin en üst kademesinde yaptım ve bitirdim böyle bir şeye de ihtiyacım yoktur.
Bunlar benim için hiçbir önem arz etmiyor önemli olan bu projenin hayata geçirilmesidir. Açılış konuşmamda isimlerini belirttiğim arkadaşlarımızla 3 ay çalıştık çabaladık köyümüze ve insanlarımıza bu hayati önem arz eden projeyi insanlarımızın aynı zamanda boş kurunlara dörtnala koşarak adeta bir insan gibi feryat eden köyümüzdeki hayvanların hizmetine sunduk, bu kapsamda katkısı çabası emeği olan herkese sonsuz teşekkür ediyoruz.
Sevgili Mustafa Aydın, haklı ve demokratik taleplerinden dolayı bedenlerini ölüme mahkûm eden insanların feryadını duymayan siyasi otorite bu çalışma kapsamında muhtara destek vererek anılan otoriteyi harekete geçirip bürokraside hizmet talep etmek ancak gerçek demokrasilerde olur, eğer siz o demokrasinin yerini biliyorsanız lütfen söyleyin bizde muhtarımıza destek olalım ve söz konusu hizmetlerden faydalanalım, değerli arkadaşım senin yüreğin kalemin kadar berrak, özgür ve demokratik olduğuna inanıyorum. Bunu da üzülerek ifade etmek istiyorum senin dediğin gibi anlamsız haksız ve hukuksuz çevrilen çeperleri kaldırmak veya usulüne uygun hala getirmek siteye yazı yazmakla ve dernek toplantılarında dile getirmekle çözülmüyor. Bu olayın haksızlık ve hukuksuzluk olduğuna hem fikiriz, haksızlıkla, hukuksuzlukla mücadele etmek sana yakışıyor. Geleceksin yerinde aslanlar gibi o hukuksuzlukla mücadele edeceksin, bizde senin yanında ve arkanda olacağız. Bu çeperler köyümüzün büyük bir sorunu olduğunu biliyoruz, çözüm mercii tek başına ne bizler nede muhtardır, çünkü sorun çok büyük. Çözüm makamı İlçe Kaymakam’ı Sn. Fatih ÖZDEMİR’ dir. sorunu köylümüzle beraber Kaymakam bey’e anlattık çözüm yollarını konuştuk ve tartıştık oda bu konuda çok şikâyet olduğunu, bu olayın kesinlikle çözülmesi gerektiğini söyledi.
Sn. Yaşar YILMAZ senin hak, hukuk, adalet ve demokrasi anlayışın bumudur. Bu projenin mütayitleri kimlerdir, mimari kimdir, kim nekadar katkı sunmuş, kim nekadar çaba göstermiş, kim ne kadar emek verdiğini biliyor musunuz, hayır bilmiyorsunuz. Peki, proje hakkında hiçbir bilgin olmadığı halde o proje hakkında fetva vermek, ahkâm kesmek sence ahlaki ve insani bir davranışmıdır. Senin ne dediğini bilmiyorum, ama ben buna doğrudan sorgusuz ve yargısız bir infazdır diyorum. Değerli arkadaşım eğer açılış konuşma metnini iyice okuyup ve algılamış olsaydın beklide bu haksızlığı yapmamış olacaktın. Çünkü o konuşmada kimin ne kadar katkı sunduğunu, kimin ne kadar çaba ve emek verdiğini. Halkımızın ve devlet erkânının önünde aleni ve açık bir biçimde konuşmamda açıklamıştım.
Devlet erkânına neden teşekkür edilmiş, nedeni şu; İl ve İlçe özel idare müdürlüğümüz, mazotunu da kendileri karşılayarak KATO adında bir kazıyıcı araç bize gönderdiler bu araç sabah saat 8’de başlayarak akşam saat 9’a kadar aralıksız bir şekilde bize tam 15 gün çalıştı, diğer çalıştırdığımız araçların 2 ayda yapacağı işi o devletin aracı 15 günde yapmıştır. Aynı zamanda suyun çıktığı noktadan ana depoya kadar olan mesafenin ana borularını 10 adet ana vanayı malzemesiyle yine o müdürlük karşılamıştır. Sadece malzemenin tahmini bedeli yaklaşık 10 bin TL dır. Başka araç ve proje konusunda da yardımcı oldular. Yapılan bu yardım ve hizmetlere karşı bir teşekkür çok görülüyorsa onun takdirini ve yorumunu okuyuculara bırakıyorum.
Değerli dostlar çekişme, didişme, husumet ve polemik ferde, topluma ve örgütlere herhangi bir fayda sağlamadığı gibi yapanlara da asla prim yapmaz. Arkadaşlar şuranın altını bir kez daha çizmek istiyorum; toplumun da, köyünde ve derneğinde birliği, beraberliği ve dayanışmayı hâkim kılmak, insanlar arasında sevgiyi, saygıyı ve hoşgörüyü daim etmek vicdan sahibi her insanın asli görevi olmalıdır.
Bakın arkadaşlar bunları istemeyerek de olsa yazmak zorundayım.
Bir arkadaşımız İstanbul derneği Polat’lara çalışıyor diyor bende dernek yönetimine sesleniyorum; bu süreçte POLAT soy isimli bir öğrenciye burs verdiniz mi her hangi bir POLAT’ a hastane, ilaç vs. yardım da bulundunuz mu. Köye gönderilen yardım paketlerinden herhangi bir POLAT’ a verdiniz mi. Bunların tamamı tabiî ki hayırdır. Diğer tarafta bir öğrenciyi de sen giydir kampanyasında giydirilen 180 öğrenciden, 95 ini POLAT’ lar giydirdi. POLAT Aile Birliği derneğin sağlık fonuna 2 bin TL yardımda bulundu. Derneğin köye gönderdiği 70 yardım paketinde 60’ ını POLAT’ lar karşıladı. Yayla içme suyu projesine POLAT Aile Birliği 23 500 TL katkıda bulundu. İstanbul dernek Başkanı Sn. Metin POLAT, POLAT Aile Birliği başkanı Sn. Tekin POLAT, Göle kaşar festivaline gelen 20 gazeteciyi 2 gün bir gece İstanbul derneği adına misafir etti, bunların hepsi yapılmış gerçek ve güzel şeylerdir. Bundan sonrada yapılmasını ümit ediyorum ve soruyorum; İstanbul derneğimi POLAT’ lara çalışmış yoksa POLAT’ lar mı İstanbul derneğini çalıştırmış. Yorumunu yine siz değerli okuyucular yapsın.
İstanbul derneğimizin toplantısında hesapta okumuş eğitimli bir köylümüz haykırarak POLAT’ lar POLAT’ lar diye bağırıyor. Artık ben buna tahammül edemiyorum her yer de POLATLAR ismini duymak istemiyorum. Bakın değerli dostlar POLAT’ ların herhangi bir haksızlığı, hukuksuzluğu ve yanlışı varsa lütfen söyleyin ve yazın, hep beraber konuşalım, tartışalım gerektiğinde eleştirelim. Olumlu ve yapılan güzel şeylere tahammül edilmiyorsa buna cevap vermeye ve yorum yapmaya hicap duyarım. Bunun yorumunu okuyucuların vicdanına bırakıyorum. Bir diğer köylümüz benim şahsıma diyor ki; insanlarımız yaylamızın içme suyu projesine 50, 100, 500 TL vs. yardımda bulundular POLAT Aile Birliği neden bunlar gibi yardım yapmıyor da 23 500 TL birden yardım yapıyor. Bu bizi mahcup ediyor buna hakkınız yok diyor, buna da cevap vermeye değer bulmuyorum. Değerli dostlar bunlar bu söylemlerle köyümüzün ve derneğimizin birliğini ve dayanışmasını asla bozamayacaklar bunları dikkate bile almıyoruz saygılarımla HİLMİ POLAT / ARDAHAN
|
Zeki Yilmaz (K) (Amanya`dan) - 10.11.2012
Tüm Site Takipcilerine Merhabalar,
Öncelikle hepinize selam ve sevgilrimi sunuyor, islerinizden üstün basarilar temenni edriyorum.
Bir konudaki rahatsizligimi sizinle paylasmak istedim. Cami ve yayla suyunun acilisi icin ve de akraba ziyaret icin köye gittim. Cami ve su projesi faaaliye gecmis ve acilis töreni yapilmistir; bana göre de cok faydali olmustur. Köyümüze ve tüm insanlarimiza hayirli olsun. Bu köyümüz icin önemli bir ihtiyacti.Emegi gecen basta Haki Yilmaz`a ve destegini esirgemeyen Istanbul ve Almanya derneklerimize,Her türlü kisisel destegini sunan Hilmi Polat`a , köy halkina, acilisa gelip katilan tüm gurbetcilere tesekkürü bir borc bilirim.Gelelim törenle ilgili elestirilere, bazi hakli noktalariniz olabilir, eksik yada abartili buldugunuz seyler de olabilir.Herkes elestiri yapmakta özgürdür. Ama özelestiri yapmayi da ögrenmemiz bir erdemliliktir. Yani yapilan isler oradadir ve bir caba harcanmis ve bir bedel ödenmis ve bir hizmet ortaya cikmistir, bunu alkislamak gerekir ve insanlarin sevkinin kirilmamasi gerekliliginin kanisindayim.Ayrica elestiri yapan arkadaslari da ben elestirecegim, o zaman gelip siz de bir katki olarak acilista orada olsaidiniz de eksik yada yanlis oldugunu düsündügünüz konularda önerilerinizi sunsaydiniz.Dünyada en kolay is oturdugu yerden insanlari elestirmektir, bunu bütün Türkiye halki olarak cok iyi yapmaktayiz. Sözümü iki atasözü ile baglayacagim; "Lafla peynir gemisi yürümez" "Karanliga küfredecegine bir mum da sen yak"
Baska bir konudaki görüslerimi de paylasmak istiyorum; cogunuz bu konuda fikirlerinizi yazdiniz. Ben de dört yildir yaylayi son haliyle ciplak gözle (kisin gittim görünmüyordu kardan) gördüm cok modern yapilara kavusmus, adeta bir tatil köyü görünümü almis, bir canlilik gelmis.Ama bir sey beni de cok rahasiz etti.Eskiden duvar duvara evlerimiz varken simdi hepimiz birbirimize ve komsularimiza karsi ceper cekmisiz.Herkes adeta yer kapma yarisina girmis, kapan kapana ve is inada binmis. Estetik ve görünüm olarak da rahatsiz edici olmustur. Komsularimiz arasinda da büyük bir husurzuzluga neden olmustur. Benim bu konu ile ilgili cözüm önerim olacaktir,
1-Köyde yasayan tüm halka hayvani olan herkese esit olmak üzere bir agil hakki ama herkese ayni.Büyük ceperi olan geri cekecek.
2-Gurbete yasayip da yaylaya gelen insanlarimiz da bir masa sandalya koyacak kadar ve etrafini sur gibi cevirmemek sarti kücük bir bahcecik yine tüm gurbetcilere aynibüyüklükte olmak sarti ile,
bu ölcüleri de köy muhtarligi, köydeki parti baskanlari ve derneklerin isbirligi ile yapilmali, karsi cikanlarla ilgili de gerekirse yasal islem yapilmali. Zira bu sorun bazi tatsiz sonuclari doguracak,gidisat onu gösteriyor.
3-Yerlesim ile ilgili ölcusüz bir dagilim olmus orman ve mera alanlari isgal edilmistir. Bundan sonra yayla yapacaklara da belirli bir yer tespit edilmesi ve insanlarin orada yayla yapmasi saglanmali.
Hepnizin dikkatine sunulur, sevgilerle ve selamlarla
|
ismail akçora (kadıköy-İst.) - 8.11.2012
Arkadaşlar,Bugün, cezaevlerinde 12 Eylül 2012 tarihinde başlayan açlık grevlerinin 59’nci gününe girmiş bulunuyoruz. Her an ölüm haberlerinin gelebileceği son derece kritik bir aşamaya girilmesine rağmen çözüme dair hala hiçbir adım atılmamış olunması kaygıları artırmaktadır.
Fakat başta Başbakan olmak üzere yetkililer bu ciddi aşamada bile sorunu görmezden gelen uzlaşmaz tutumlarını sürdürmektedir. Önceki gün 72 cezaevinde 10 bine yakın siyasi tutuklu ve hükümlünün daha açlık grevine başlaması ülkemizin yıllardır kanayan yarası olan Kürt sorunu konusunda yaşanan açmazın boyutlarını göstermektedir.
Cezaevlerinden ölüm haberleri uymak istemiyorsak. Özgürlükleri Kürt sorununda çözümsüzlük politikaları nedeniyle kısıtlanmış insanların sesine kulak verilmelidir.
Sürekli yalan söyleyen, oyalayan, tehdit eden demokratik talepleri zor yoluyla bastırmaya çalışıyorlar. Halkları birbirine düşüren politikalardan vaaz geçilmelidir. Zorbalığa, emperyalizme, faşizme ve gericiliğe karşı kardeşliği ve bir arada yaşamı savunmak gerekiyor. Kürt sorununda her tür inkârcı politikaya, anadil yasaklarına, tecride HAYIR demeliyiz, ölümlerin olmaması için müzakerelerin başlamasını istemeliyiz. Açlık grevlerine karşı duyarsızlığın sürmesi siyasi iktidarın da altından kalkamayacağı sonuçlar doğuracak, yaşanacak ölümlerin, sakatlıkların ve politik gerilimlerin sorumlusu iktidar olacaktır.
21. Yüzyıl dünyasında siyasi ve insani taleplerin, yine siyasi ve insani diyaloglarla çözümlenmesi yerine sorunu ifade eden insanları ölüme sürüklemek veya sürüklenmesine seyirci kalmak, onarılması imkânsız derin yaralar açacaktır. Bu nedenle, niteliğini siyasi ve insani taleplerin belirlediği açlık grevlerinin diyalog yöntemi ile çözülmesi en doğru yaklaşım olacaktır. Şüphesiz ki hepimizi derinden endişelendiren bu sürecin tek bir can kaybı olmadan sonlanmasının insani ve vicdani sorumluluğu herkesin omuzlarındadır. Söz konusu olan insan yaşamıdır ve geçmişte yaşadığımız acıların tekrarlanmaması için herkes sorumlulukla davranmalıdır.İsmail Akçora kadıköy
|
GÖKHAN POLAT (FLORYA) - 5.11.2012
SELAM OLSUN SAYGIDEĞER KÖYLÜLERİM ve SEVGİLİ ARKADAŞLAR ŞUNU UNUTMAMAMAK LAZIM. ÖNEMLİ OLAN MEVCUT ESERİ OLMUŞ veya OLMAMIŞ veya PROTOKOL SUNUMU YANLIŞ OLMUŞ veyahut EKSİK OLMUŞ BIRAKALIM BUNLARI. HİÇ DÜŞUNDUNUZMU BU ŞAHSİYETLER BUNUN OLUŞUMU İÇİN KİMLERLE MAHTAP OLDULAR,NELER İŞİTTİLER,NE KADAR ZAMAN HARCAMIŞLAR,NE FEDAKARLIKLARDA BULUNDULAR HİÇ DUŞÜNDÜNÜZMÜ ACABA. MAKSADIM KİMSEYİ EZMEK VEYA ÜZMEK DEĞİL BİZLERE DÜŞEN KÖYÜMÜZÜN MEVCUDİYETİ,DAYANIŞMASI,ÖZKÜLTURU VE HALKIN BİRBİRLERİNE OLAN SARSILMAZSIZ GÜVENİ İÇİN ÇABA HARCAMAK.BİR İNSAN DEVLETÇİ OLUR VEYA OLMAZ ÖNEMLİ OLAN DEVLET AHKAMINI BİZİMLE MAHTAP ETMEK BİZE GETİRMEK YAPTIKLARIMIZI GÖZUNE SOKA SOKA GÖSTERMEK.BİZLERİN KÖYLU OLARAK RAHAT YAŞAMA KOŞULLARI ADINA YAPACAĞIMZ YATIRIMLAR veya YAPTIRIMLAR İÇİN DEVLET AHKANLARIN BEŞ KURUŞUNA İHTİYACIMIZ YOKTA,TALEPTE ETMEYİZ BİZ BİZE YETERİZ (KÖYLÜ OLARAK).ONUN İÇİN KÖYÜMÜZÜN ORTAK PAYDASI İÇİN KİM BİR ÇÖP KALDIRIR VEYA DÜŞÜNÜRSE ALLAH ONDAN RAZI OLSUN:ONA MİNNETARIZ.BU GÜNE KADAR YAPILMIŞ OLAN YARDIMLAEINDAN DOLAYI HALIKMA TEŞEKUR EDER YAPTIRIMLARIN DEVAMINI DİLERİM...
|
isamail akçora (kadıköy-ist.) - 4.11.2012
Sitemizden yapılan yenilikten dolay,emeği geçen arkadaşlara teşekkür. İsmail Akçora
|
Yaşar YILMAZ (Diyarbakır) - 3.11.2012
Selamlar,sayın mustafa AYDIN her halukarda haklısnız köylümüz hilmi polat projenin mimarlığını üstlenmişim diyorda walla bildiğim sayın hakkı yılmaz bey cami we su projelerini üstlenmişti.Hilmi polat beyin konuşma metnine baktımda.Dewlet ricaline ne öwgüler yahu onların katkılarını belirtir misiniz? Hiç bir katkıda bulunmayan vali kaymakam vb öwgüyle söylemeniz ahlaki bile değil.Tüm katkıları köylülerimiz vermiştir.Bırakın bu seranatlığı varsa katkıları açıklayın wali il özel idareden şu kadar nakti yardım ya da başka araç-gereçler kimse bu zamanda cahil de değil
|
Dilaver Usanmaz (viyana) - 3.11.2012
Selamlar Sayin site yönetimi ben bu yaziyi Serbest kürsü sayifasina yaziyla yuklenen anlam üzerine degerlendirme yapmistim-Madem bu yazimi Serbest kürsü sayifasindan yayinlamadiz-Lütfen bu sayifada yayinlamanizi dilerim.Degerli kardesleerim bu sayifanin görevi yaziya göre hizmet görevi!! Dilimizi ve kültürümüzu, tarihimizi,gelistirmektir sosyal aktiviteleri tüm kitleyle bulusturmak vede kendimizi benligimizle yogrulmaktir-Peki bu anlamda basarilimiyiz hayir cünkü bu sayifa halen bos.Belki bazilari yönetimi sorumlu tutabilir "AMA BEN AYNI dusuncede degilim neden? cünkü her kurumun uyeleri kendi kurumuna ya yazili veya sözlü isteklerini hizmet alanina tasirlar. En demokiratik kurumlar bile yönetim arkadaslariile celiskili kararlarla yüz yüzekalabilir-Yanlis anlasilmasin ben yönetimimizin icinde celiski durum var demiyorum genel bir degerlendirme yapmaya calisiyorum. Bu anlamda degerli arkadaslarim sosyal ve kültür alanlarimizi bos birakmiyalim:Direksiyon hakimyetimizi itirmiyelim!!!Ümutlar bürkülmasin yaziktir. Insan degerinin ve kisi munyesi, madiyle veya mevkiiyle hosnat olmaz-Ümutlar hep hosluktur ve gelecegin aydinlik günleridir.Tüm kitlemizi saygiyle sevgiyle selamliyorum.Roja we sirinbe debejim dem bas-Asiti le peskeve Insallah.
|
Mustafa AYDIN (KOCAELİ-GEBZE) - 3.11.2012
Herkese merhabalar. Öncelikle yaylaya getirilip insanların hizmetine sunulan suyun hayırlı olmasını dilerim.Uzun bir zamandır siteye bakmıyordum yurtdışındaydım yazılanlarıda takip etmemiştim . Ben bu konuda 16.07.2012 tarihinde uzun bir yazı yazmıştım bu yazımda ana tema olarak yaylaya su getirme işiyle birlikte anlamsız haksız ve hukuksuz bir biçimde yapılan çeperlerinde yıkılması gerektiğini bunun içinde bir şeyler yapılması gerektiğini nasıl yapılması gerektiğinide önermiştim Çünkü böyle çevirmelerin bir hukuki karşılığı da vardır. Yanlış anlaşılmasın lütfen ben yaylaya su getirilmesin demedim çeperlerinde kaldırılması şartı ile getirilmesini söylemiştim. Bunun üzerine bir köylümüz (yücel kaya)suyun faydalarını anlatmaya çalıştı. Sanki ben suyun zararlı bir şey olduğunu anlatmışım gibi. Kendine göre en demokratik hakkını kullanarak birilerini eleştiriyor bazı atasözleri ilede bunu pekiştiriyor saygı duyuyorum buda bir bakış açısı yani bir zenginliktir. Bizimde bildiğimiz bir söz vardır derki körlerle sağırlar birbirlerini ağırlar. Kendi şahsi imkanlarıyla köyüne herhangi bir hizmet sunan köylülerimize yaptıkları hayırlardan dolayı Allah razı olsun hayırlarınıda Allah kabul etsin.Şimdi gelelim farklı bir bakış açısıyla neden şov yaptığımıza. Değerli dostlar köyümüzde eskiden hatırladığım ve anlatıldığı kadarıyla(büyükler daha iyi bilir)çayırlar böyle nüfus sayısına göre orantılı biçilmiyormuş elektrik yoktu suda yoktu telefonda yoktu yollarda yoktu değil mi? Şimdi bunların hepside var. Bunların hepsinin yapılmasının bir maliyetide vardı. Acaba bunların maliyeti köylülere mi fatura edildi yoksa devlete mi yaptırıldı? Hepimiz çalışıyor işçisiyle işvereniyle hepimiz vergimizi de ödüyoruz. Çok klasik bir devlet söylemi derki aldığımız bu vergiler size elektrik, su, yol vb gibi hizmetlerle geri dönecektir. Bu hizmetleri de bir köye getirecek olan muhtarlık heyeti değilmidir? Muhtarlık heyetini bu tür girişimlere yönlendirerek devletten görevi olan bir hizmeti almak mı gurur vericidir yoksa yönetemeyip faturasını halka ödetmek mi gurur vericidir? Saygı değer büyüğümüz Hilmi Polat bu projenin mimarı olduğunuzu söylüyorsunuz (ben Hacı Hakkı Yılmaz diye biliyordum demek ki yanlış biliyormuşum). Mimarı siz Müteahhidi de dernek ve imkan sahibi köylüler ise diplomalı (yani mühür sahibi) muhtarlık heyetinin konumu neydi acaba? Muhtara destek olup önünü açıp devletten bu hizmeti almak köylülere de bu maliyeti yüklememek yada bu parayla başka şeyler yapmak daha gurur verici olmaz mıydı? Kaldıki bölgemizde vali de kaymakamda mevcut iktidar tarafından atanmıştır. Sağolsun köylülerimizde tüm olumsuzlukları ve kendi değerlerini bir tarafa bırakıp tercihini ezici bir çoğunlukla mevcut iktidardan yana kullanmışlardı. Belliki mevcut iktidara seçtikleri vekilleride kendilerine bir suyu çok görmüşler demekki haklarında hayırlısı buymuş. Bence burada asıl üzerinde durulması gereken sorgulanması gereken konu muhtarlık seçimlerinin mantığıdır . Neden mi? Muhtar adayı olan kişi veya kişilere neden aday olduğunu, köye ne gibi bir hizmet sunacağını, projesinin ne olduğunu sormak gerekir. Çünkü muhtar yanlışıyla doğrusuyla hepimizin muhtarıdır. Yoksa biz bu mantıkla değilde feodal mantıkla seçimlere endekslendiğimiz sürece daha çok sulara yazı yazarız diye düşünüyorum. Son olarak dernek yönetim kurulunada bir sorum olacak. Saygıdeğer başkan ve değerli yönetim kurulu üyeleri kültürümüzün ve kimliğimizin temeli olan dünya ile ilk iletişim kurduğumuz ve dünyayı onunla tanıyıp sorgulamaya başladığımız yani bizi biz eden ve bu günde ne yazıkki inkar edilen, yok sayılan ve uğruna ölümlere gidilen ana dilimizi yaşatmak adına bir projeniz var mı? Mesela dernek genel kurulunda olsun yada yönetim ile üyeler arasındaki toplantılarda iletişim dilinin Kürtçe olması gibi bir düşünceniz var mıdır?Çünkü derneğimizin kültürünü ve bu kültürün temeli olan dili yaşatmak gibi bir görevi de olduğunu düşünüyorum. Sevgi ve saygılarımla.
|
GÖKHAN POLAT (FLORYA) - 2.11.2012
DEĞERLİ SAMANDÖKENLİLER HEPİNİZİ SAYGI ve SEVGİ ÇERÇEVESİNDE SELAMLAR.ALLAH HEPİMİZE SAĞLIK,MUTLULUK ve HUZUR VERSİN.CUMANIZ MUBAREK OLSUN...
|
YÖNETİM KURULU (İSTANBUL) - 2.11.2012
ÜNİVERSİTEDE OKUYAN ÖĞRENCİLERİMİZE BURS KATKILARINDAN DOLAYI TEŞEKKÜR EDERİZ KATKILARINIZIN DEVAMINI BEKLİYORUZ YÖNETİM KURULU
|