Ibrahim. .karakas (Almanya (Hannover )) - 19.8.2012
Selam Avrupadaki ve Türkiye`deki Sinotliler Ramazan Bayramın Can`da kutlarım hayire Vesil Olsun,HER NEREDE YAŞIYORSA YAŞASIM TÜM SAMANDÖKEN KÖY HALKININ RAMAZAN BAYRAMINI KUTLAR SAĞLIK,HUZUR,NEŞE ,HER NEREDE YAŞIYORSA YAŞASIM TÜM SAMANDÖKEN KÖY HALKININ RAMAZAN BAYRAMINI KUTLAR SAĞLIK,HUZUR,NEŞE VE BOL RIZIK TEMENISIYLE EN GUZEL GUNLER SIZIN OLSUN.HER NEREDE YAŞIYORSA YAŞASIM TÜM SAMANDÖKEN KÖY HALKININ RAMAZAN BAYRAMINI KUTLAR SAĞLIK,HUZUR,NEŞE VE BOL RIZIK TEMENISIYLE EN GUZEL GUNLER SIZIN OLSUN...
.Hastalar canibi Allahta Şifa dilerimi
|
turgut usanmaz (ist) - 19.8.2012
Tüm samandöken lı ve değerli dostlarımızın ramazan bayramlarını kutlar.Barış ve özgürlüklerin yaşandığı bir dünya olmasını temennı ederim.
|
savaş usanmaz (viyana) - 18.8.2012
butun islam aleminin ve sinot halkinin ramazan bayramini en icten dileklerimle kutlar dosluk,kardeslik ve huzur dolu bir bayram gecirmelerini temenni ederim ozelikle seyir halinde olan sinot halkinin ailelerine kavusmasini kazasiz ve belasiz bir yolculuk gecirmelerini canabi ALLAH,tan dilerim.sevgili komusular gurbetci insanlarimiz yaylada yaptiklari yazlik evlerle koyumuzu degimi yerindeyse dogunun en guzel yaylasi konumuna getirmistir,buda sinot,ta yasayan komsularimizi hic rahatsiz etmemektedir bizzat bunu kendim gidip analiz ettim,simdi gel gelelim asil meseleye bir komsumuz onceki yazisinda sunu dile getirmis adamin hayvani yok bahcesi var yollar kapanmis gasp edilmis felan filan ben sahsim olarak bunu yanlis bir yaklasim olarak buluyorum koyden cikmis olan bir gurbetcimizin en dogal haki oldugunu dusunuyorum illede hayvanimi olmasi gerekmektedir bu yaklasimi kiniyorum eskiden hic mali davari inegi olmayan biri yaylada olsun yada koyde olsun komsusu tarafindan ya senin malin davarin yok bu yaylanin bahcesini yada bir ayri degimle agilini kaldir deyildimi elinde hic bir seyi olmayaninda bahcesi vardi elinde hayvani olaninda boyle konulari ortaya atip sonra kenarda izlemeye baslamayin gurbetciler yaylada kendi yazliklarinda rahat bir sekilde tatillerini gecirebilmesi onlarin en dogal hakkidir,biminin silameti...
|
mevlüt polat (ankara) - 18.8.2012
Bayramlar,milli ve dini duyguların, inançların, örf ve adetlerin uygulanıp sergilendiği, bir toplumda millet olma şuurunun şekillendiği, kuvvetlendiği günlerdir. Hep bir arada, sevgi dolu ve huzurlu nice bayramlar geçirmek dileğiyle, Ramazan Bayramınız kutlu olsun!
|
seckin yılmaz (istanbul) - 18.8.2012
Rahatsızlığı nedeniyle hastahanede yatmakta olan Şerya yengeye acil şifalar dilerim.Allah yardımcısı olsun.Çok çok geçmiş olsun.
|
yönetim kurulu (istanbul) - 18.8.2012
Birlik ve beraberliliğimizi,kardeşlik ve dostluğumuzu en sıcak şekilde hisedeceğimiz, bir avuç dua,bir kucak sevgi,sıcak bir mesaj,kapatır mesafeleri,birleştirir gönülleri kalbiniz nur,haneniz huzur dolsun. Ramazan bayramınız mubarek olsun.
|
GÖKHAN POLAT (Güneşli) - 18.8.2012
SELAM,HER NEREDE YAŞIYORSA YAŞASIM TÜM SAMANDÖKEN KÖY HALKININ RAMAZAN BAYRAMINI KUTLAR SAĞLIK,HUZUR,NEŞE VE BOL RIZIK TEMENISIYLE EN GUZEL GUNLER SIZIN OLSUN...
|
yuksel kaya (of /trabzon) - 17.8.2012
saygi değer saman dökenliler ve site takipcileri bü gün daha farkli ve ramazan dolaysile birlik ve bereberliğimizi pekiştıren güzel ramazanin son günlerine geldiğimiz İnsan, fıtratı gereği daima mutluluğu aramaktadır. Kişinin aradığı mutluluğa kavuşabilmesi ve onu huzurlu bir şekilde yaşayabilmesi için toplum hayatına ihtiyacı vardır. Toplu yaşamaktan başka alternatifi olmayan insanın huzuru ve mutluluğu da, toplumun huzur ve mutluluğuna bağlıdır. İnsan, karşılaştığı sıkıntıları, içinde yaşadığı toplumun bireyleri ile paylaşma ihtiyacını hisseder. Çünkü, insan karşı karşıya kaldığı bazı problemleri, kişisel imkan ve gayretiyle her zaman aşması mümkün olmayabilir. İşte bu noktada, bir çok değişik mesleklerden ve farklı yetenek sahibi kimselerden teşekkül etmiş olan birlik ve dayanışma içerisindeki bir toplum büyük önem arz etmektedir. Farklı görüş ve özelliklere sahip, çeşitli bireylerden oluşan toplum fertlerinden hiç birinin üslendiği görev, diğerine kıyasla küçümsenemez. Toplumda âlim-cahil, zengin-fakir bütün kesimleriyle tam bir birlik-beraberlik oluştuğunda birlikte yaşamanın bir anlamı vardir sayin saman dökenliler ani dilde ayi mesepten ayni aileden delen insalariz dilin Çok kısa ifade etmek gerekirse "insan eşit dildir". Hani bir söz vardır, "Bir dil bir insan, iki dil iki insan" derler. İşte aynen o deyişte olduğu gibi, her bir dil bir inasndır. Her bir dil, sadece bir kültürel birikimin toplamı ve bir kültürde yaşayan insanlararası iletişimin aracı olduğu için değil, aynı zamanda gerçekten de "kişinin toplum içinde var olmasının, yani kısaca "bireyin toplumsal varlığının bir aracı" olduğu için de "insan eşit dildir" ya da dil eşit insandır" diyorum. Dil, bireyin toplumsal varlığının aracıdır; çünkü birey ile toplum arasında karşılıklı bir etkileşimin, bireyi birey yapan ve toplumu toplum yapan değerlerin, inançların, kısacası bireysel ve toplumsal tutum ve davranışların karşılıklı etkileşimine olanak tanır. Bireyin "toplumsallaşması" dil sayesinde olur. İnsan, içinde yaşadığı toplumun değerlerini, düşüncelerini, kurallarını ancak dil yoluyla öğrenir. Biz buna "toplumsallaşma" diyoruz. Bireyin kimliği, kişiliği oluştuktan sonra dönüp "toplumu etkilemesi" de yine dil sayesinde olanaklı olur. Yani artık bir birey, toplumun içinde büyümüş, öteki bireylerden farklı ve özgün olan kimliği gelişmiş, sıra artık birey olarak içinde yaşadığı toplumu etkilemesine gelmiştir. Politika, sanat edebiyat, öğretmenlik, memurluk veya esnaflık, zenaatkarlık gibi bireyin toplum içinde sahip olacağı herhangi bir meslek, artık, sadece bir geçim aracı değil, onun toplumu etkileme yoludur da. İşte gerek toplumun bireyi oluşturması, gerekse bireyin, oluştuktan sonra dönüp toplumu etkilemesi ancak dil yoluyla olur. Bu yüzden de ben "insan, eşit dildir" diyorum.bu vesileyle istabuldaki değneğin göstermiş olduğu dayanişmaya kara denizde ben sağsima gösümüz kabardi dernekcilik göseren sayim meti bey ve üye arkadaşlarina ve yönetimdeki tümüne sevgilerimi ileterek yayladak olsun köyden olsun dört tarafinda insahatlar açmişlar ve madi sikintilar var siz değerli saman dökenliler gelin her aileden 2 tane fitiramizi istabul derneğine hesabina yoliyalim Fitrenin hikmetleri olarak orucun noksanını tamamlamak, fakirleri bayram gününde dilenmekten kurtarmak ve fakirleri bayram gününde sevindirmek, böylece toplumsal dayanışmayı güçlendirmektir. zaten harcanan yeerler beli oğrençilere köyümüzden insanlara veren el alan elden daha hayırli olur ben sayin metin ve gürbüz beyden rica ediyorum fitremi hesaba yatiriyorum selametle hayırli bayramlar
|
ismail akçora (kadıköy-İst.) - 17.8.2012
Herkese merhaba,Kardeşliğin, sevgin ve barışın egemen olduğu günlerdir bayramlar. Bu günlerde, umutlar canlanır, iyi bir yaşama olan özlemler dile getirilir. Ancak, daha iyiye ve güzele duyduğumuz bu özlem, tek başına anlam taşımaz. Çünkü, sevginin, barışın ve kardeşliğin gerçekten kök salabilmesi için, uygun toplumsal koşulların da yaratılması gerekir.
Bayramlar, milyonlarca emekçinin işten atılma korkusunun olmadığı, ekmek kaygısı taşımadığı, baskı ve sömürü dişlileri arasında yaşamının zindan edilmediği ve “Yarın ne olacağım?" sorusunu sormadığı koşullarda gerçekten adına layık günler olduğu nice bayramlar dileğiyle Bayramınızı kutluyorum.ismail Akçora Kadıköy
|
ismail akçora (kadıköy-İst.) - 17.8.2012
Merhaba arkadaşlar, tarihi unutmamak için ve bir kez daha o acı ve çaresiz günü hatırlamak için azda olsa sonuçta ders çıkarmak için yazıyorum. Bildiğiniz gibi, Büyük Marmara depreminin on üçüncü yılındayız. Deprem kuşağında olmamıza, depremin felakete dönüştüğü büyük acılarla yüz yüze kalmamıza karşın halen depreme karşı önlemler alınmış değil.
Yeni deprem beklentisi sıcak tutulurken, bu büyük felaket riski ‘piyasalar tarafından satın alınıyor’, yönetici erk bu riski yeni rant alanlarının yaratılmasının fırsatına çeviriyor.
Depreme önlem adı altında çıkartılan yasalarla, her yer sınırsızca TOKİ’nin emrine bırakılıyor. Kentlerin dönüşüm adı altında emekçi sınıflara yönelik sürgüne dönüştüğü, kent merkezlerinin ticaret merkezleri ve zenginlerin özel yaşam alanlarına çevrildiği yıkımlar için deprem riski araçsallaştırılıyor.
Bu rant zihniyeti ile depreme karşı önlem almak bir yana, daha büyük felaketlere kapı aralanmaktadır. Emekçilerin, yoksulların hayatını değersizleştiren yalnızca parası olanların güvenli yaşayabileceği alanlar yaratarak eşitsizlikler üreten bu sistemde en küçük doğa olayı dahi felakete dönüşmektedir.
Samsun’da yaşanan sel de dahi TOKİ’yi dere yatağına ev yapmaya yönelten daha fazla kar anlayışı ve yoksulların hayatın değersiz görülmesinin sonucudur. Şimdi aynı depreme karşı önlemlerin aynı TOKİ tarafından inşa edilen yapılarla gerçekleşeceğine söylemenin hiçbir inandırıcılığı yoktur.
Depreme karşı önlemler kamu eliyle, halkın çıkarlarını gözeterek, sosyal dokuya zarar vermeden ve halkın katılımıyla demokratik planlamayla gerçekleştirilmelidir.
Depreme karşı bugünden acil bir eylem planı devreye sokulmalıdır. Yapı Denetim Sistemi kamu eliyle depreme dayanıklı, nitelikli binaların yapılmasına yönelmelidir. Eğer söz konusu olan insan hayatı ise kar-zarar hesabı yapılamaz. Maliyetine bakılmaksızın mevcut yapı stokunun depreme dayanıklı hale getirilmesinden, yeni yapıların buna uygun olarak inşa edilmesine karar bütüncül bir eylem planı kamu eliyle hayata geçirilmelidir.
17 Ağustos depreminin 13. yılında kaybettiklerimizi bir kez daha anıyor. Yeni bir felaket ve acı yaşamamak için sorumluları rantçılıktan vazgeçmeye, insan hayatının en kutsal değer olduğunu unutmayarak.İsmail akçora 17/08/2012 kadıköy
|